Engelli bireyleri anlamak elbette empati yapmakla doğrudan alakalı. Nasıl ki doğarken cinsiyetimizi, uyruğumuzu, anne ve babamızı vb. seçemiyorsak, doğuştan itibaren engelli dünyaya gelen bireylerde bunu seçemiyorlar. Engelli doğan bireyler için hayat zor gibi görünse de engeller, engelsizliğe evrilebilir. Nasıl mı? Hep birlikte bakalım.
Özel eğitim okulunda öğretmen iken A öğrencim ulusal bazda ki bir spor müsabaka da derece yapmıştı. Ama adı engelli idi. Engel derecesi hafif düzeyde zihinsel engel. Fakat belki de engelsiz bireylerin yapamayacağı bir başarıya imza atmıştı. Yine başka bir öğrencim ulusal bazda bir resim yarışmasında dereceye girmişti. O öğrenci de engelli kategorisinde idi. Fakat ben burada bir engel görmüyorum. Engelsiz bireylerde belki de olmayan yetenek o öğrenci de vardı. Üstelik hafif düzeyde zihinsel engelli olmasına rağmen. Bu da ayrı bir başarıdır. Şu söz zihnimde yer buldu. “Sevgi de engel yoktur”. Bu öğrencilerin raporunda yüzde kaç engel yazdığı için evet engelli statüsündeler. Fakat asıl engel, eğitimsiz ve empati yapamayan bireylerin düşünce ve zihniyetleridir.
Toplum olarak engelli bireylere, acınası veya zayıf bir birey olarak bakmaktan ziyade, engelli bireye engelsiz bir birey gibi bakabildiğimizde, toplum olarak engelli bireylerin yatkın özellikleri desteklenip kuvvetlendirilerek topluma kazandırdığımızda kazanacağız. O bireyler üreterek kendi özgüvenlerini kuvvetlendirecekler. Bir şeyler başarabiliyorum, üretebiliyorum diye kendi psikolojilerini iyileştirecekler muhtemelen. Amacımızda bu olmamalı mı zaten? Ailesinin ilgi ve bakımıyla hayatına devam eden engelli bir birey mi? Kendi hayatını kendisi kazanan ve üreten bir engelli (bana göre engelsiz) birey mi? İkinci cümlemi onayladığınızı duyar gibiyim. Ailesi mutlu, kendisi mutlu bir hayatı olacak. Bunun için belediyelerin, bakanlıkların,ve okulların vs. çalışmaları var. Ve takdire şayan çalışmalar gerçekten. Her konu da engelli bireyleri desteklemeliyiz.
Engelli bir birey olduğunuzu düşününüz. Size sorulmadan yardım ediliyor olsun. Bu sizi rahatsız edebilir. Çünkü siz yapabilecek yeterlilikte olabilirsiniz belki de. Sizin yönlendirmenize fırsat vermeden de yardım almak sizde rahatsızlık uyandırabilir. Engelli bireylere, diğer bireylere nasıl yaklaşıyorsanız öyle yaklaşın. Acıyarak yaklaşmayın. Bir takım engellere sahipler evet, ama mutsuz veya hasta oldukları anlamına gelmiyor. Kelimeleri dikkatlice, tane tane veya bağırarak konuşmayın. Sadece bedensel engeli olan bireylerin duyma sorunu yoktur. Tane tane konuşarak onun zeka sorunu olduğunu ima ederek konuşmayın.
Down Sendromlu bir birey annesinin sonsuz desteği ile hayatta ciddi başarılar elde edebiliyor. Nasıl yaptığını sorduğunda ise annem sürekli benimle konuştu, hiç durmaksızın konuştu, açıkladı demektedir. Yine görme engelli hukuk öğrencisi Berru Merve Kul’a annesi 4 yıl boyunca hukuk metinlerini okuyarak kızının mezun olmasında ana faktör oluyor… İspanyol Pablo Pinado Avrupa’da üniversite eğitimini tamamlayan ilk Down sendromlu. Aldığı öğretmenlik eğitiminin yanı sıra, aynı zamanda aktör. 2009 San Sebastian Film Festivalinde, “Yo También,” adlı filmde oynadığı rol ona en iyi oyuncu ödülü kazandırdı. Pablo dünyanın birçok yerinde farklılıklara dikkat çekmek için eğitimler vermektedir. Aynı zamanda kendi eğitim yaşantısını anlattığı bir kitabı yayınlanmış.
Buradan şunları anlamalıyız. Engel durumu hayata tutunmaya engel değil. Bilakis engelli bireylerin hayatta almaları gereken çok yol var diye düşünürüm. Engel bir kriz ise bunu fırsata çevirmek engelli bireylere ve sevenlerine kalıyor. Asla pes etmemek ve süreklilik arz etmek başarıları nasıl getiriyor hep beraber gördük, umarım görmeye de devam ederiz.
Engellileri anlamak için engelli olmaya gerek yok. Sadece anlamak istemek yeterli. Yazım ile özellikle engelli olmayan bireylerin farkındalıklarını arttırmayı hedef belirledim. Farkındalığınız daim olur umarım. Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile…
Psk. Aydın Şensoy