Hepimiz günlük hayatta kendimizi ifade etmek için konuşuruz. Fakat karşı taraf bizi dinliyor mu? Ya da ne kadar dinliyor? Dinlemiyorsa neden dinlemiyor veya dinleyemiyor? Etkin dinleme gerçekleşiyor mu? Anlatılanı tam olarak anlayabiliyor muyuz? Bu soruların cevapları üzerinde sizlere paylaşımda bulunacağım.
Öncelikle insan sosyal bir canlıdır. Ve konuşarak kendisini anlatmak ister. Fakat konuştuğumuz kadar dinleyemediğimizi ifade etmeliyim. Konuşmak bir ihtiyaç ise, dinlemek bir sanattır. Tam da bu nokta da ihtiyacımızı giderirken, sanatımızı icra edemiyoruz. Peki ama neden? Öncelikle anlamak için dinlemediğimizi söylemeliyim. Cevap vermek, karşı tarafın söyledikleri bitsin de bende konuşayım diye dinliyor gibi yapanlarımız ne yazık ki gözlemlerim arasında. Bu durum anlamayı zayıflatan önemli bir etken. Konuşanı sabırla, özenle ve pür dikkat dinleyebilmeliyiz… Neden etkin dinlemeyi pek yapamıyoruz peki? Bunun birçok nedeni olabilir. Fakat anlamak için değil de cevap vermek için dinlemek (aslında dinlemek istememek, dinleyememek vb. durumlardır bunlar), iletişimi kalitesizleştirmektedir. Dinlemeyen, dinlemek istemeyen veya dinlemeyi gerçekleştiremeyen bireyler; karşıda ki kişinin anlatmak istediğini tam anlamayacak ve konuşma eylemini gerçekleştiren birey anlaşılmadığını düşünecektir.
Konuşmalarımız da ise açık, net ve anlaşılır olmak dinleyen kişinin anlaması açısından önemlidir. Çok/boş konuşmak yerine az ve öz konuşmak en iyisidir. Bazen de susmasını bilmeli insan… Konuşacak sözü yoksa veya daha güzel cümle(ler) kur(a)mayacak ise, susmalıyız. En azından neden sustuğumuz merak uyandırabilir. Atalar bu konu hakkında çok güzel bir söz kullanmış. “Söz gümüşse, sükût altındır.” Buradan da anlaşılacağı üzere susma eyleminin değerli olacağını düşündüğünüz de söze tercih edebilirsiniz. Gözlemlerim neticesinde, konuşma eylemini gerçekleştirmede de sıkıntı yaşayabiliyoruz. Nezaketten uzakta, kaba ve emir verici cümleleri kullandığımız gibi nezaketen yapılana karşılık olarak bir “Teşekkür ederim.” bile maalesef demiyoruz, diyemiyoruz veya demek istemiyoruz.
Anlamaya gelince karşıda ki insan uzun uzadıya cümleler kullanıyor olabilir fakat satır arasında verdiği mesajlardır asıl anlatmak istediği. Bu satır aralarını iyi okuyabilirsek işimiz o derece de kolaylaşacaktır. Ve denilmek istenilen ne ise kolayca anlayabiliyor olacağız. Etkin dinleme yapabildiğiniz zaman anlamanız o derece de kolay ve kuvvetli olacaktır. Anlamak; konuşulanların özeti ve sentezidir bir bakıma. Çok detay bilmeyebilir anlamak ama ana hatlarıyla zihninde kavramıştır konuşulanları. Elbette detay kısımlar önemli ise ona da hakim olunmalıdır.
Bakınız yazımdan anlaşılmayı umut ederek bir şeyler ifade etmeye çalıştım. Yazdıklarımı okuyor olmanızdan dolayı konuşmak ve dinlemek eylemlerini farklı türde gerçekleştiriyoruz aslında. Buradan anlaşılacağı üzere kendimi anlatmak istedim, anlamanızı istemekteyim. Okurlarıma farkındalık kazandırmayı amaçlıyorum. Zayıf yerlerinizi fark etmelerinizi ve nasıl güçlendirebilirim diye kendinize sorarak güçlendirme çalışmasını yapmanızı istemekteyim. Yazımı okuduktan sonra kendine özeleştiri yapabilen erdemli okurlar olsun istiyorum. Olamayan okurlar için önemli kısımlardan kendinize çıkarım yapmanız faydalı olacaktır.
Konuşmak, dinlemek ve anlamak olguları üzerine aktarımlarımı sonlandırırken, bir sonra ki yazım da sizlere aktarım yapacak olmanın heyecan ve sabırsızlığını yaşadığımı belirtmek isterim. Farkındalıkla kalınız.